Kiminle ne konuşursak konuşalım her zaman kendimizle konuşuruz. Biz psikolojik danışmanlar, bunu bildiğimiz için çok fazla konuşmayız; sorduğumuz sorularla danışanı konuşturmaya çalışırız. Amacımız, danışanın daha önce farketmediği bir gerçekle dil sayesinde iletişim kurmasıdır. Danışan kendisi hakkındaki gerçekleri başkasından değil, kendi anlattıklarını dinleyerek farkeder. Bazen danışan hikâyesini/gerçeğini anlatırken kendince güzelleştirir, birleştirir ve daha inandırıcı hale getirir. Anlattıkça yeniler ve yenilenir.
Kitap okurken de bu böyledir. Kitabı değil kendimizi okuruz. Çünkü okurken, kaç kere okumuş olursak olalım, ilk seferinde de her seferinde de daha önce farkına varmadığımız bir gerçeği ortaya çıkarırız ve kendimizle iletişim kurarız. Aslında kendimizde olmayan hiçbir şeyi bir başkasından veya bir kaynaktan öğrenemeyiz. Okumak kendi içimizde bulunan bir şeyi bilinç düzeyine ve gün yüzüne çıkarmaktır. Okurken ve anlatırken kendi gerçeğimizi kendimiz yaratırız.