Honda, elektrikliye geçiş girişimleri ve yatırım stratejisiyle ilgili düzenlediği global toplantıda gelecek planlarını açıkladı.
Elektrikli araç trendini uzun vadeli bir yaklaşımla ele alan şirket, yatırımlarını üç ana başlıkta gerçekleştirecek. Bu başlıklar “Sadece Honda’nın kendi markası altında sunacağı elektrikli araçların tanıtımı”, “Batarya odaklı kapsamlı bir elektrikli araç değer zincirinin oluşturulması” ve “Elektrikli araç üretim teknolojilerinin ve tesislerinin geliştirilmesi” olarak belirlendi.
Plan kapsamında yeni nesil fabrika sistemi ve yeni araç tasarımına 6 trilyon yen, yazılım AR-GE’sine 2 trilyon yen ve batarya üretimine 2 trilyon yen yatırım yapılması hedefleniyor. Şirket, bu yatırımlarla birlikte batarya maliyetini yüzde 20, elektrikli araçların üretim maliyetini de yüzde 35 düşürmeyi planladığını açıkladı.
2030’dan itibaren elektrikli araç (EV) ve yakıt hücreli elektrikli araç (FCEV) ürün gamının küresel otomobil satışlarının yüzde 40’ını oluşturmasını öngören Honda, bu süre içerisinde 2 milyondan fazla elektrikli araç üretmeyi planlıyor.
Ayrıca şirketin EV ve FCEV çözümlerinin 2040’a kadar küresel araç satışlarının yüzde 100’ünü oluşturması yönündeki elektrikliye geçiş hedefi de değişmedi.
2030’A KADAR 7 MODEL KÜRESEL OLARAK YOLLARA ÇIKACAK
Toplantıda, şirketin elektrifikasyon stratejisi doğrultusunda nasıl büyük bir dönüşüm geçirdiğini simgeleyen Honda 0 Serisi’nden 2030’a kadar mini araçlardan büyük spor araçlara kadar 7 modelin küresel olarak yollara çıkacağı belirtildi.
Öte yandan şirket, elektrikli motosiklet yatırımları kapsamında değiştirilebilir batarya paketi olan “Honda Mobile Power Pack e” (MPP) kullanımıyla 2024’e 2 model, 2026’da ise 4 model tanıtacağını da duyurdu.
Elektrikli araçların motosiklet ve otomobil gibi küçük ulaşım ürünlerinde en etkili çözüm olduğuna olan inancını koruyan şirket, elektrikli araç yatırımları kapsamına uçak ve büyük deniz taşıtları gibi büyük ulaşım araçlarını da dahil etti.
Şirket, yatırımları kapsamında bu büyük ulaşım ürünlerinde “sıfır çevresel etki” elde etmek üzere sürdürülebilir havacılık yakıtı (SAF) ve e-yakıtı, menzil açısından yüksek potansiyelli bir çözüm olarak değerlendirdiklerini açıkladı.